Sanattan başlarsak, ilk sorumuz sanatkar kime denir? Türk Dil Kurumu sözlük anlamına göre sanatkar kelimesi, Sanatkar ekiyle oluşturulmuş birleşik kelimedir ki sanat icra eden anlamına gelmektedir.
Başka bir deyişle çeşitli sanat dallarında uzmanlaşmış kişilerdir.
Bir de Zanaat vardır ki bu da bilimsel olarak baktığımızda bizim sektörümüzü kapsar. Temel işlevi maddi, pratik ve/ veya temel ihtiyaçlarımızı karşılamayı amaçlayan; çıraklık, kalfalık ve ustalık evresinde geçmiş deneyimleri, el becerilerini ön plana çıkartabilenlere zanaatkar denir.
Birçok meslek dalı var.
Ahilik kültürüyle gelen eğitimiyle, el becerisiyle özel teknikleriyle kuşaktan kuşağa aktarılan zanaatlar, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin hiçbir zaman değerini yitirmez. Tam aksine değerine değer katar. Örneğin mahyacılık, kuyumculuk, yemenicilik, ebru sanatı, hattatcılık, bakırcılık, sedef kakmacılık, ahşap dekorasyonu ve ressamlar gibi daha birçok kalem sayabiliriz.
Sektör olarak maziden atiye bir bakıyorum da 2000’li yıllara gelinceye kadar işte o zanaatkarın elinden çıkan ilmik ilmik motif motif el emeği göz nuru ellerin dokuduğu hem maddi hem manevi değeri çok yüksek olan kök boyasıyla boyanmış nadide yün halılar, kilimler, ipek halılar, floşlar vs… Bunlar sanat mı icra ettiler; zanaat mı? Elbette zanaat!
Sanatçının beklentisi alkıştır, zamanla unutulur. Zanaatçının beklentisi takdir edilmektir. Bu da nesiller boyu hep hatırda kalır.
Sanatın amacı estetiği, güzelliği, görselliği ön planda tutmasıdır. Müziğin her evresinde olduğu gibi. Çünkü onlar sanat icra ederler!
Zanaatkar ise ihtiyaç ve gereksinimlerine cevap vermek için yeni icatlar geliştirir. Meslektaşlarımızın yüzde sekseni esnaf ama bakın görün ki bu mesleğin çıraklık kalfalık ustalık evresinden gelmedikleri bu süreçten geçmedikleri için halının cinsini, motiflerini, kimyasal materyallerinin ne olduğunu, nerede ve hangi aşamada kullanıldığını bilmiyorlar. Kulaktan duyma bilgilerle, tatmin olmaya çalışıyorlar. En acısı da gezip görüp herhangi bir yerde çalışmak yerine, sosyal medyadan gördüklerine itibar ediyorlar.
Aslında sosyal medyaya bu bilgileri koyanlarda fazla bir mesleki bilgisi olmayanlar!
Oysaki PHTYD olarak bütün sinerjimizi eğitim, eğitim; belge, belge diyerek -başta 3308 Sayılı yasayı kapsam dışı bir meslek dalından, dal kapsamına; bu mesleğin yeterliliğini, standartlarını velhasıl kitabını da yazdık! Gelin görün ki Türkiye genelinde talebe bakıyorum; içler acısı!
O zaman zorunlu meslek dalına girmemiz sünneti, vacibi, geçti farz oldu! Geleceğinize miras bırakabileceğiniz eğitilmiş zanaatcınız yoksa her daim yerinizde saymaya mahkum kalırsınız!
Eğer bulunduğunuz ortam finansal olarak bir yıl öncesiyle aynı durumda ise bir problem var demektir. Bunun nedenlerinden biri zanaat icra edenin kendi içinden veya elemanlarınızdan birinin olmamasıdır.
Demek oluyor ki hangi iş kolunda olursak olalım başarı, zanaatı iyi bilmemizden geçiyor.
Ne demiş atasözünde; “Akan suya kanma. El oğluna güvenme. İnsanın alacası içinde, hayvanın alacası dışındadır”. Bir insanın iyiliğine hemen hükmetme iyilik için her şeyini verirsin de işin içine madde girdiği zaman beş meteliğe satılırsın.
Konu başlığımız neydi? Maddi, pratik ihtiyaçlarımızı karşılamayı amaçlayan; çıraklık, kalfalık, ustalık gibi deneyimleri olanlara zanaatkar deniliyordu.
Şimdi soruyorum size, halı temizleme sektörü olarak bizler sanat mı; zanaat mı icra ediyoruz?
Yorum sizin.
Önceki : Nerede o eski bayramlar?