Susmak malumu ilan etmek kabilinden de olsa en çok kullandığımız deyimlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Halk arasında diğer bir klasik deyimde ağzı olan konuşuyor deyimidir. İnsan kendisini ne zaman konuşacağını, ne zaman susacağını bilmesi gerekir. Susmak bir çok yerde geçerli olabilir ama haklı olduğundan emin isen, ispatla mükellef isen susmamak gerekir. Susmak aslında dayanmaktır, sabretmektir. Kişinin iç dünyasını ihya etmesidir. Sabrın sonunun selamet olduğuna itikat etmesidir. Kişinin susma hakkını kullanması bazen ortamı sakinleştirir bazen karşısındakinin nefret söylemlerinin önüne geçmesine sebep olur, bazen de susarak ta en güzel cevabı vermiş olur. Söylesem bir dert söylemesem bin dertten kurtulmuş olursun. Fuzulinin dediği gibi “derdime vakıf değil canan beni handan bilir haklıdır şad olanlar herkesi şadan bilir söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil” .
Konuşmak belli bir konu hakkında sohbet etmek anlamına gelir. Elbette yeri geldiğinde ihtiyaç hasıl olduğunda konuşursun ki burada önemli olan konuştuğun kadar susmanın da bir adabının olduğunu bilinmesidir. Nedense konuşmayı sevdiğimiz kadar susmayı sevmeyiz. Konuşmak nefisten, susmak edepten gelir. Susan edebinden susar konuşan zanneder ki ben susturdum der . Mevlana’nın dediği gibi “Anlayana anlatamazsan zulmedersin, anlamayana anlatırsan yine zulmedersin. O yüzden seni anlamayanla değil anlayanla konuşman gerekir”. Tebrizi’ nin dediği gibi “Anladım ki derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetlidir.” Ş uda bir gerçektir canlılar içinde tek konuşan canlı insandır insanlar konuşarak hayvanlar koklaşarak anlaşırlar.
Gönül arzu eder ki konuşulanlar hakikat ve ahlak ölçüleri çerçevesinde dinlenilsin ,okunsun, değerlendirilsin varsa yanlışlar düzeltilsin. Günümüzde ahlaki kurallar çerçevesinde kullandığımız takdirde sosyal medya bu imkanı bizlere veriyor. Bu imkanı değerlendirmeye gelindiğinde de başta sektörel bazda toplumda dünya ile alakasını kesmiş ulusal ve uluslararası gelişmelerden soyutlanmış, rüzgar nereye eserse yön değiştiren, rüzgarında şiddetli estiğinde iz bırakabileceğini hesaba katmayandan, sükut edenden de müspet ve menfi yorum beklenemez .
Hepimizin duyguları, sabrı, metaneti, olaylara bakış açısı çeşitlidir. Bazılarımız her şeyi olduğu şekliyle ifade ederken bazılarımız da belki kendisi için hayati önem taşıyan mevzular karşısında dahi tahammül edemiyorsa bu türde olanların tezahürü yoktur. Başlığa bakıp içeriğini bilmeyenler duygularını halının altında koyanlardır. Halının üstünde bir kıvılcım olsa dahi bertaraf etmesi gerekirken susma hakkını kullanmayı tercih eder ki buda büyük yangını körükler.
İletişim kanalları açık konuşarak, istişare yaparak rotayı çizersen mücadeleyi kazanırsın. Susma hakkını kullanmaya devam edersen dümenin seni nereye sürükleyeceğini bilmelisin. Konuşmak mı yoksa susmak mı? Yeri geldiğinde sus, yeri geldiğinde konuş. Susan kabullenir konuşan ödüllenir.
Önceki : ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI
Sonraki: Hijyen Kuralları