Hatamızın bedelini ödeyecek kadar cesur muyuz?
Elbette hatalar insana mahsustur. Doğaldır ki yapılan bir hatanın bir bedeli de vardır. Önemli olan hatanın bedelini kısa vadede telafi etmektir. Bu da cesaretin ve de gücün varsa olur ve de hiç bir hata bedelsiz kalmaz. Burada önemli olan yapılan yanlışın, hatanın, söylemin, davranışın bizlere doğru öğrenmeyi doğru yapmayı öğreten hatalar olduğunu kavrayabilirsek, hatanın neresinden dönersek kardır sözü bizleri aynı hataya sürüklemez. Bir defa hatada ısrarcı olunmaması gerekir bu da nefsine hakim olabilmek, bir bilene kulak vermekten geçer. Birkaç hata görmezden gelinebilir, bazı hatalar da ömür boyu sende iz bırakır. Bu hatalardan ibret alıp hataların bizi doğru yola yönlendirmesini, olgunlaştırmasını öfkelerden, nefret söylemlerinden uzak tutacağını idrak edebilirsek aynı hataya düşmeyiz. Asla geçmişte yaşama ama her zamanda geçmişten ders al, fırsatları her zaman yakalayamayabilirsin. Eline geçen fırsatları da ihmalkarlıktan dolayı kaybedebilirsin.
Geçmişten günümüze kadar birçok meşakkatle, ağır bedeller ödeyerek elde ettiğin kazanımları takipsizlikten dolayı kaybedebilirsin. O zamanda geriye dönüş kaçınılmaz olur ki bu da zamanında sana söylenenleri, yazılan çizilen düşünceleri, fikirleri, değerlerinizi, karakterinizi sekteye uğramasına vesile olur ve de bir sonraki başarısızlığınıza mağlubiyetinize zemin hazırlamış olursunuz. Tabi ki bedel ödemekte kaçınılmaz olur. Kendi işine, aşına, geleceğine duyarsız kalıp, kendini sorgulamayıp yapılan hatanın aptalca olduğunu fark edip neden bunları zamanında göremedim de şimdi bedel ödemek zorundayım serzenişleri bir işe yaramaz. Hatanın bedeli maddi manevi ve de zaman kaybıdır. Maddi kayıplar zamanla yerine gelir manevi kayıplar telafi edilebilir fakat zamanı asla geri getiremezsiniz. Geçmişten günümüze yaşanan olayları, vuku bulan konuları adım adım değerlendirirken konuya analitik yaklaşmamız, birlikte tespit -bütüncül yaklaşıp adımları birleştirerek mevcut kazanımları muhafaza etmemiz, eksikleri de ileriye dönük projelerle realiteye geçirmemiz, mekanizmaları devreye sokarak yol haritasını çıkarmamız, neyi yapıp neyi yapamadığının envanterini çıkardığımız takdirde bedel ödemek zorunda kalmayız.
İster bireysel, ister toplumsal, özellikle de sektörel bazda elde edilmiş kazanımları takibi ve de güncellenmesi ilave yasal boşlukların giderilmesi ile birlikte hareket edilmediği takdirde muhataplarına söylenecek sözün kalmaz. Muhatapların sana ilk söyleyeceği söz “yeterli talebiniz yok” diyerek senin yıllarca verdiğin emeklerin, elde etmiş olduğun kazanımları heba olmasına yol açar. Kazanımlar bir kaç kişinin eseridir, bunlar fazla görünmez ve kayda değeri yoktur. Bazıları için hiç mi hiç önemi yoktur. Bazıları da kazanımların ne olduğunu bilmez ama boş işlere gelince sanki karşında bir profesör görürsün. Bedel ödemeye gelince de “ Nerede bu devlet? Nerede bu millet? Nerede bu dernek?” naraları bedel ödemekten seni kurtaramaz.
Bedel ödememek için elini taşın altına koy.
Sonraki: EMEK OLMADAN YEMEK OLMAZ